Ana sayfa
         
     
Rapor - Makale > Ürün Geliştirme > Otokar SULTAN Midibüs Tasarım ve Geliştirme Süreci:

Soru:

Merhabalar,

Ben Utku Başkır. Endüstriyel tasarımcıyım ve bir serbest endüstriyel tasarım stüdyosunun ortağıyım. Özellikle İsveç'te Volvo, Saab ve yine diğer ağır taşıt üreticilerinin ortak kurduğu bir konsorsiyum var. Bunlar Umea Üniversitesi'nin bünyesinde yepyeni üç kollu bir tasarım eğitimi projesi geliştiriyorlar ve de geleceğin tasarımcısı olarak üç tip tasarımcı öngörüyorlar. Bir tanesi iletişim tasarımcısı, otomotiv sektörü bünyesinde yetişmesi gereken; ikincisi modelleme-styling yapan tasarımcılar; üçüncüsü ise strateji tasarımcısı. Üç grup tasarımcı yetiştirmek üzere bu okula destek veriyorlar.

Acaba Türk otomotiv üreticileri arasında böyle bir konsorsiyum oluşturulabilir mi? Çünkü gerçekten bu teknik eleman eksiği, tecrübeli eleman eksiği veya serbest tasarımcı stüdyolar yardımıyla Ar-Ge'lerin ortak çalışmaları çok zayıf şu anda, onu güçlendirmek için ne yapılabilir?

Kudret Önen:

Çok güzel bir noktaya parmak bastınız. Sabahki konuşmacıların da bahsettiği konu bu, biz birlikte hareket edemiyoruz. Bazı konularda güçlerimizi birleştiremiyoruz. Ford Otosan'dan arkadaşlar açıkladılar, üniversitelerle nasıl ortak projeler yapmışlar. Bunları yapmak lazım. Kesinlikle Türkiye'nin ihtiyaçları var. Sabahki konuşmacılar da özellikle bunun ve işbirliklerinin gerekliliğinden bahsettiler.

Soru:

Ben Murat Dündar. Benim veya fabrikamın üretimi alüminyum levha ve büyük çoğunlukla da yurt dışına satıyoruz. Benim ürün geliştirmeden anladığım biraz daha sanki multi-disipliner olmalı bu konu. Yani müşterilerle oturup konuşulmalı veya ürünün tasarlanmasında çok farklı disiplinleri bir araya getiren bir konu olmalı. Aksi takdirde üç boyutlu birtakım tasarımların gerçekleştirilmesi bence ürün geliştirme anlamına gelmiyor. Dolayısıyla bence buna önemli ihtiyaç var.

Tasarımdan anladığım, dediğim gibi bir ürünün geliştirme sürecinde CAD/CAM veya SolidWorks'ün kullanılması değil. Avrupa veya Amerika'ya baktığımız zaman, GM ile bizim ortaklıklarımızda ve çalışmalarımızda onların beklentilerini görüyoruz. Biz ona malzeme olarak bir katkıda bulunabiliriz cevabını veriyoruz. Bizim katkıda bulunamadıklarımızı, kendi ürünlerimizi tasarlamakla biz etrafımızdaki müşterilerimizle, tedarikçilerimizle geliştirmeye çalışıyoruz. Benim ürün tasarımından, ürün geliştirmeden anladığım bu. Şayet böyle gerçekleşemezse Ar-Ge' nin üzerine yüklediğimiz o nosyon veya ağırlıkla, Ar-Ge bu ağırlığı taşıyamayacaktır bence. Ar-Ge o anlamda görevini yeterli yerine getiremeyecektir diye düşünüyorum.

Çalıştayın broşüründe de şöyle bir şeyden söz ediyor, onun altını çizmek istiyorum; "Niteliksel bir sıçramayla ürün geliştirmede daha fazla ağırlığını hissettiren, bu sayede oluşturulan katma değer." diye devam eden cümlede, ürün geliştirmeyi söylediğim çerçevede multi-disipliner şekilde gerçekleştiremezsek, yani buna yapıların malzeme mekaniğini, akışkanlar mekaniğini, şunu bunu, (ben sadece mühendislik açısından bakıyorum), orada sözü edilen yol ayrımına geldiğimiz zaman ne tarafa gideceğimizi de çok fazla bilemeyeceğimizi düşünüyorum. Bu sadece sizin konuşmanızda olan veya sizin sunuşunuzda olan bir soru değil aynı zamanda bundan evvelki sunan beyefendilere de bir eleştiri veya yorum diyeceğim.

Bu anlamda Bay Nahum'a da katılıyorum. Kısa dönemli orta vadede çabuk çözümler geliştirmek yerine daha uzun vadeye, daha ileriye yönelik çalışmalar; Mesela benim ilgilendiğim konu veya otomotiv sektörünün alüminyumla olan üretimine, araç üretimine olan eğilimi ben hiç Türkiye'de göremiyorum, hissedemiyorum ve görüşmelerimde bunun herhangi bir belirtisine de rastlayamıyorum. Eğer uzun vadeli bir çalışma olacaksa en azından (hidrojenle çalışan aracın yanı sıra) ben bunları da görmek isterdim...

Teşekkür ederim.

Kudret Önen:

Daha çok görüşlerinizi bildirdiğiniz için ben fazla yorum yapmak istemiyorum; burada konu, vizyon eksikliğinde ve uzun vadeli plan programların eksikliğinde toparlanıyor...

Bu arada parantez içinde belirtmek istediğim bir konu; 'Land Rover' araçlarımızın hepsi alüminyumdur. Otokar alüminyum araç kullanmakta çok başarılıdır; ancak alüminyumla sacın o kadar birbirinden farklı reaksiyon ve sorunları var ki piyasa bunu kabul etmemektedir.

Soru:

Ürün tasarımından benim kastım oydu, ürün tasarımı bir "life cycle"ı, başlangıcından sonuna kadar tasarımı tamamen üretim felsefesini değiştirmek anlamındaydı.

Soru:

Gündüz Ulusoy, Sabancı Üniversitesi. Son bir soru da ben sorayım size. Önemli bir konuyu söylediniz çünkü. Yan sanayinin yabancı ortaklıklara girmesine veya yabancılar tarafından tamamen devralınması hadisesinin sizin ortak tasarımlarınız vs. açısından bir negatif yönü olabileceğini vurguladınız, çünkü bu çok da önemli bir şey. Avrupa'ya baktığınız zaman da, yani Polonya' da bir yabancı ortaklık, yan sanayi içerisinde parçacılar arasında parça imal edenler, Macaristan'ın hemen hemen hepsi yabancı ortaklıklar. Yani bu işin içine girdikçe sanki co-patent gelişebilecek gibi, o bakımdan söylediğiniz şey önemli. Lütfen Onu biraz daha açabilir misiniz?

Kudret Önen:

Güçlü yan sanayilerimiz kendi tasarım imkanlarını geliştirip mücadele yapabildikleri müddetçe böyle bir şeyin olması söz konu değildir; Ama bazı yan sanayilerimiz bu yolu seçmektedir. O zaman tamamen bir yabancı firma tarafından, başarılı oldukları için de alınmaktadır; bu negatif yönü olmayan bir süreçtir esasında.

Ancak bize etkisi, yabancı ortağın veya mal sahibinin bakış açısına bağlıdır. Eğer burayı sadece bir atölye olarak görüyorsa sorun var demektir. Bunun, bize hiçbir faydası bulunmamaktadır. Ancak, yabancı firma burayı bir atölye, imalat yeri ve mühendislik merkezi olarak görüyorsa kazançlı oluyoruz. Burada tek dezavantajlı durum yurt dışı şirketi olduğu zaman fiyatlarda kısa süre içinde yaşanan artışlardır. Kaybı ikiye ayırmak lazım, teknoloji geliştirmede eğer merkez değil bir atölye olarak görülüyorsa kaybediyoruz, ikinci olarak fiyatların artışından kaybediyoruz.

Yani bu gelişme, pozitif olabilir ama dikkat etmek gereklidir.


Daha fazla bilgi için: www.otokar.com.tr

17-05-2004 > Otokar Dizayn ve Test Merkezi kuruluyor (Kaynak: Dünya Gazetesi)

Önümüzdeki yıllarda Otokar Dizayn ve Test Merkezi'nin, çeşitli iklimlerin yaratıldığı koşullandırılmış odalar ile geliştirileceğini kaydeden Önen, "Türk otomotiv sanayine 40 yıldır öncülük eden bir şirket olarak, test imkanlarımızı sadece Otokar bünyesinde kullanmayacak, Türk otomotiv sanayinin tümünün hizmetine sunacağız. Bu imkanın Türk otomotiv sanayinin gelişmesinde çok önemli bir rol oynayacağına inanıyorum" diye konuştu.

Otokar'ın en büyük gücünün kendi tasarımlarını ve teknolojilerini yaratarak geliştirmek olduğunu ifade eden Kudret Önen, "Günümüzde otomotiv sektöründe rekabet gücünü artırmak, uzun vadede sağlıklı bir büyüme sağlamak için 'Fikri Mülkiyet Hakları'na sahip olmak, pek çok sektörde olduğu gibi otomotivde de büyük öneme sahip. Otokar, bu alandaki çalışmalarını 1980'lerde özellikle zırhlı askeri araç sanayiinde kendi tasarımı ve üretimi araçlarla başlattı ve dünya çapında başarılara imza attı. Bu yaklaşımı, 2003'te atılım yaptığımız bir alanda, toplu taşımacılık alanında da devam ettirmek istiyoruz. Otokar Dizayn ve Test Merkezi ile bu süreçte yepyeni bir sayfa açılıyor. Hedefimiz, Türk otomotiv sanayinde toplu taşımacılık araçları alanında Türkiye'nin dizayn ve test merkezi olmak ve Fikri Mülkiyet Hakları Otokar'a, Türkiye'ye ait ürünler yaratmaya devam etmek" şeklinde konuştu.

         
     
TurkCADCAM.net > Türkiye'nin yeni ürün tasarım, geliştirme, CAD/CAM/CAE, CNC, kalıp ve imalat teknolojileri portalı
***** Sektörün profesyonel bilgi ve işbirliği platformu *****
© 2002-2017  Sinerji Yayıncılık, Tanıtım ve Danışmanlık Hizmetleri
Bu portaldaki içerik, ancak kaynak belirtilmesi ve izin alınması şartıyla yayınlanabilir.